TUSAŞ Genel Müdürü Demiroğlu, KAAN’ın 3 adet prototipin üretim hattında olduğuna dikkati çekerek, “Bunun bir tanesi statik uçak olarak yer testlerinde kullanılacak, 2 tanesi inşallah önümüzdeki sene nisan ayından itibaren uçuyor olacak.” dedi.
Anadolu Ajansının (AA) “Global İletişim Ortağı” olduğu 17. Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı (IDEF 2025), Milli Savunma Bakanlığının ev sahipliğinde, Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığının desteğiyle, Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfının (TSKGV) yönetim ve sorumluluğunda, KFA Fuarcılık AŞ’nin organizatörlüğünde İstanbul Fuar Merkezi’nde (İFM) düzenleniyor.
Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ (TUSAŞ) Genel Müdürü Mehmet Demiroğlu, IDEF 2025’te Anadolu Ajansı (AA) Teknoloji Masası’na konuk oldu.
Fuarda tanıttıkları en büyük ürünlerinin T-925 helikopteri olduğunu belirten Demiroğlu, bu helikopterle ilgili çalışmalara 2 yıldır devam ettiklerini söyledi.
Demiroğlu, helikopterin Orman Genel Müdürlüğünde yangın söndürme faaliyetlerinde kullanılmak üzere hazırlandığını aktararak, ilk uçuşunu 2026’da yapacağını ifade etti.
2028’in ikinci yarısından itibaren teslimata başlayacaklarını anlatan Demiroğlu, “8 tane helikopteri inşallah 2028 ve 2029 içerisinde teslim etmiş olacağız. Bu bizim için önemli çünkü ağır sınıf bir helikopter. Sadece Tarım ve Orman Bakanlığının ihtiyaçlarını değil, aynı zamanda Türk Silahlı Kuvvetlerinin, jandarma, polis ve sahil güvenlik olmak üzere birçok kullanıcının isterlerine göre ortaya çıkan bir helikopterimiz.” diye konuştu.
“VTOL İHA’nın uçuş testleri devam ediyor”

Mehmet Demiroğlu, helikopterin 4 ton su atma kapasitesine sahip olduğunu ve 19 kişi alabildiğini aktararak, genel maksat helikopterinin kullanıldığı her yerde bu helikopterin kullanılacağını dile getirdi.
Yaptıkları çalışmalara göre 2030-2040 arasında bu sınıfta envanterden emekliye ayrılacak helikopter sayısının 300 civarında olduğuna işaret eden Demiroğlu, “Kendi helikopterlerimizde yenilemeyi hedefledik. Aynı zamanda dost ve müttefik ülkelerle yaptığımız çalışmalarla bir o kadar daha üretim kapasitesine ve projeksiyonuna sahip bir helikopter.” dedi.
Demiroğlu, TUSAŞ tarafından geliştirilen 5 ila 10 kilogram civarında faydalı yükü taşıyabilecek VTOL İHA’yı da IDEF 2025’te sergilediklerini belirterek, uçuş testlerinin devam ettiğini ve çok yakında seri üretime geçmeyi hedeflediklerini söyledi.
ANKA III’ün dikey kuyruğunun olmamasının uçağın stabilitesini ciddi şekilde etkilediğine dikkati çeken Demiroğlu, “Çok büyük bir platformla gitmeden önce daha küçük platformlarla uçuşlarımızı yaptık. Çok başarılı uçuşlar gerçekleştirdik. Bunu ortaya çıkarmışken de bir ürüne de çevirelim istedik ve VTOL haline çevirdik.” ifadesini kullandı.

Demiroğlu, T-925 helikopterinin gelişimine ve yeteneklerine yönelik soru üzerine, şunları kaydetti:
“Envanterde şu ana kadar 29 tanesini TUSAŞ tesislerinde üreterek verdik. Daha fazla ihtiyaç var. Hem yangın söndürme hem de silahlı kuvvetlerin diğer birimlerinin ihtiyaçlarını karşılamak üzere, envanterin de yaşlanması sebebiyle ortaya çıkan ihtiyaç ciddi sayılardaydı. Savunma Sanayii Başkanlığımızın koordinasyonunda bütün ekiplerle oturduk aylarca çalıştık. Bu çalışmanın sonucunda sergilediğimiz T-925 ortaya çıktı.”
Orman Genel Müdürlüğünün ihtiyacının en az 2,5 ton su atabilecek helikopter olduğunu anlatan Demiroğlu, “Şu anda 4 tonluk bir kapasiteye sahip. Sorti sayısı arttıkça 4,5 tona kadar çıkabilen bir kapasitesi var. Su yerine 4 tona kadar yük de taşınabiliyor. Motoru hariç her şeyi bizim. TEI’de 3 bin beygirlik motor projemiz de başlatıldı. İnşallah 2030’ların başlarında her şeyiyle kendimizin diyebileceğimiz bir helikopterimizi kullanıcılara sunmuş olacağız.” dedi.
“HÜRJET’in tedarik anlaşmasını eylül veya en geç ekim ayı içerisinde imzalamayı planlıyoruz”

HÜRJET’in ihracatıyla alakalı IDEF 2025’te TUSAŞ ile Airbus arasında imzalanan anlaşmaya ilişkin Demiroğlu, HÜRJET’in öz kaynaklarla başlattıkları ve bir boşluğu dolduracağına inandıkları bir platform olduğunu vurguladı.
HÜRJET’in İspanya yolculuğunun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İspanya Başbakanı ile el sıkışmasıyla geçen yıl başladığını hatırlatan Demiroğlu, “Epey bir çalışma sonrasında Savunma Sanayii Başkanlığımız, Airbus, TUSAŞ, devlet yetkilileri de dahil olmak üzere birçok kişinin emeğinin sonucunda buraya geldik. Burası bir sürecin belki de son adımı diyebilirim.” değerlendirmesinde bulundu.
Demiroğlu, 2024’ün sonunda Savunma Sanayii Başkanlığı ve İspanya Savunma Bakanlığı arasındaki mutabakat zaptı imzasıyla ilk adımın atıldığını belirterek, şu ifadeleri kullandı:

“Şubat ayında Airbus ile beraber çalışma yönünde bir mutabakat zaptı imzaladık. Bunlar niyet beyanlarıydı. Esas imza mayıs ayında atıldı. 17 İspanyol şirketin, HÜRJET konusunda Airbus koordinatörlüğünde beraber çalışma mutabakatı imzalandı. IDEF 2025’te attığımız imza ise Airbus’la bu projede nasıl çalışacağımızın çerçevesini çizen bir imzaydı. Bundan sonra yaptığımız bütün çalışmalar İspanya Savunma Bakanlığıyla yapılacak olan HÜRJET’in tedarik anlaşması olacak. Onu da eylül veya en geç ekim ayı içerisinde imzalamayı planlıyoruz.”
IDEF 2025’te imzalanan anlaşmanın sürecin önemli bir kilometre taşı olduğunu vurgulayan Demiroğlu, HÜRJET’in sınıfının en iyisi olduğunun altını çizdi.
“İspanya’da geldiğimiz noktayı çok yakında diğer NATO ülkeleriyle, dost ve müttefik ülkelerle de göreceğiz”
TUSAŞ Genel Müdürü Demiroğlu, Airbus’la geçmişlerinin ticari tarafta çok uzun olduğuna değinerek, TUSAŞ’ın Airbus’ın çok önemli alt yüklenicilerden biri olduğunu dile getirdi.
Airbus’ın hem geniş gövde hem dar gövde uçaklarına ciddi sayıda, uçağın arka kapısının olduğu gövde parçalarını TUSAŞ’ın verdiğini anlatan Demiroğlu, “Montajlanmış şekilde gönderiyoruz. Yaklaşık 20 yıldır da bu devam ediyor.” dedi.

Demiroğlu, HÜRJET’le ilgili Airbus’la yaptıkları işbirliğinde ana oyuncunun kendileri olduğuna işaret ederek, şöyle konuştu:
“Platformumuz Airbus tarafından koordineli bir şekilde İspanya’nın endüstrisi ile beraber bazı parçaları ‘yerlileştirerek’ İspanya Hava Kuvvetlerine teslim edilecek. Roller değişti. Önceden biz aldığımız platformları yerlileştirmeye çalışırdık. Şimdi hamdolsun bizim platformlarımızın yerlileştirilmesi konuşuluyor. Bugün İspanya’da geldiğimiz noktayı eminim ki ve işaretini görüyoruz çok yakında diğer NATO ülkeleriyle, dost ve müttefik ülkelerle de göreceğiz.”
Envantere girmemiş bir uçağın normal şartlarda hiç kimsenin almayı düşünmediği bir uçak olduğuna değinen Demiroğlu, “Türk Hava Kuvvetleriyle imza attıktan sonra HÜRJET’e bakış açısı değişti. Türk Hava Kuvvetlerine herhangi bir ürünü satabiliyor olmak bir marka olduğunuz anlamına geliyor. Türk Hava Kuvvetleri, hava anlamında NATO’nun ikinci büyük kuvveti. Çok detaycı ve isterleri çok yüksek olan, çok zorlayıcı bir müşteri. Bu bizi daha iyisini yapmaya zorluyor. HÜRJET bu zorlamanın bir ürünü.” diye konuştu.
“HÜRJET diğer NATO ülkelerinin de eğitim uçağı olmaya aday bir platform”
Demiroğlu, 2030’larda eğitim uçakları filosunu değiştirmek isteyen ülkelerle konuştuklarını belirterek, “Hiç tahmin etmeyeceğimiz ülkeler var aralarında. Hatta şunu da söyleyebilirim biz Malezya’nın birinci fazını kaçırdık ama ikinci fazına yükleneceğiz. Biliyoruz zor ama ikinci fazını almak için çalışacağız. Endonezya ciddi bir potansiyel. Körfez ülkelerinde ciddi potansiyel olduğunu düşünüyoruz.” dedi.
HÜRJET’in sadece İspanya ve Türkiye’nin değil, diğer NATO ülkelerinin de eğitim uçağı olmaya aday bir platform olduğuna vurgu yapan Demiroğlu, “Bu, aynı zamanda nispeten daha küçük hava kuvvetlerinde hem eğitim hem de taarruz uçağı olmaya aday bir platform. Yaklaşık 3 ton mühimmat kapasitesine sahip. F16’ların 6 ton civarında olduğunu düşünürsek fiyat performansına ve işletimine baktığımızda F16’lardan daha ucuz olacak. Dolayısıyla HÜRJET’in bahtının açık olduğunu düşünüyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.