– Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün silah bırakan terör örgütü PKK’ya ilişkin, “Herkes şundan emin olsun: Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin onurunu, gururunu çiğnetmeyiz. Bütün Türkiye’nin şunu bilmesini isterim: İttifak ortağımız Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli ve kadrosunun milliyetçiliğini, vatanseverliğini, Türkiye aşkını sorgulamak, takdir edersiniz ki hiç kimsenin haddi değildir. Aynı şekilde, şahsımın ve işte burada olanlarla ve olmayanlarla birlikte AK kadronun milliyetçiliğini, vatanseverliğini ve Türkiye aşkını da hiç kimse sorgulayamaz. Biz Sayın Bahçeli ve kadrosu ile beraber terörsüz Türkiye için canımızı, kanımızı, bütün tecrübemizi, bütün hayatımızı ortaya koyduk. Biz Türkiye’nin hayrına olmayan hiçbir işin içinde olmadık. Biz ne yaptığımızı çok iyi biliyoruz. Hiç kimse korkmasın. Ne yapıyorsak Türkiye için yapıyoruz. Ne yapıyorsak milletimiz için yapıyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kızılcahamam’da başlayan partisinin 32. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’nın açılışında konuştu. Erdoğan, konuşmasına dün hayatını kaybeden Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Ekonomi Politikaları Kurulu Üyesi Yiğit Bulut’a Allah’tan dileyerek başladı. Metan gazından etkilenerek şehit olan 12 askeri anan Erdoğan, “Kendilerine Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır diliyorum. Sabrı cemil diliyorum. Mekanları inşallah cennet olsun” dedi.
Erdoğan, Srebrenitsa Katliamının 30’uncu yıl dönümüne ilişkin, “Türkiye olarak bir daha benzer acıların yaşanmaması için Bosna Hersek’in ve Boşnak kardeşlerimizin yanında olmaya devam ediyoruz. Batının gözleri önünde alçakça katledilen 8 bin 372 şehidimizi bir kez daha rahmetle anıyoruz” ifadelerini kullandı.
Partisinin İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’nın 32’incisini gerçekleştirdiklerini kaydeden Erdoğan, bugün ve yarın düzenlenecek oturumlarla güvenlik, kalkınma, ekonomi ve siyaset başlıklarında istişarelerin olacağını dile getirdi. Katılımcıların demokratik bir ortamda görüşlerini ileteceğini belirten Erdoğan, “Kuruluşumuzdan itibaren işlerimiz ortak akılla, milletimize danışarak yürüttük. Her zaman daha iyinin, etkin ve verimli çalışmanın, millete en güzel şekilde hizmet etmenin peşinde olduk. İstişare toplantımız daha öncekiler gibi partimize ayna tuttuğumuz, kendimizi sigaya çektiğimiz, tüm meseleleri hassas ayarda fotoğrafını çektiğimiz zemin işlevi görecektir” şeklinde konuştu.
“Hukuk ve meşruiyet dışı mücadele yöntemleri terörü bitirmek yerine tam tersine körükledi, büyüttü, terör örgütüne istismar edeceği elverişli bir zemin sundu”
Terör örgütü PKK’nın silah bırakmasına ilişkin konuşan Erdoğan, 47 yıl önce, 14 Ağustos 1984’te Siirt’in Eruh ve Hakkâri’nin Şemdinli ilçelerinde bölücü terör örgütünun ilk eylemini yaptığını aktararak, “Bu terör saldırısında iki askerimizi şehit verdik. 9 sivil vatandaşımız da yaralandı. Bu tarihten itibaren bölücü örgüt, güvenlik güçlerimize ve sivillere yönelik saldırılar düzenledi. 10 bine yakın güvenlik görevlimizi terörle mücadelede şehit verdik. 50 bine yakın vatandaşımız yine terör olaylarında hayatını kaybetti. Öncelikle şehitlerimize, hayatını kaybeden vatandaşlarımıza bir kez daha Allah’tan rahmet niyaz ediyorum. Onları unutmadık, unutmayacağız” dedi. Erdoğan, şöyle devam etti:
“Vatanımız inşallah ebediyen var olacak. Ay yıldızlı bayrağımız inşallah ebediyen semalarımızda özgürce dalgalanacak. Vatan toprağını kanıyla sulayan ay yıldızlı bayrağımızı al kanlarıyla boyayan şehitlerimiz her zaman başımızın tacı olacak. 1984’teki ilk eyleminden sonra ne yazık ki terör Türkiye’de her geçen gün tırmandı. O günden sonra nice hükümetler geldi. Her biri terörün kökünü kazıyacağını söyledi. Ama terör ne topraklarımızda ne de üs edindiği başka ülke topraklarında bitirilemedi. Bunda elbette devletin bazı yanlış uygulamalarının da payı vardı.
Beyaz Toroslar bunlardan biriydi. Faili meçhuller bunlardan biriydi. Diyarbakır Cezaevi bunlardan biriydi. Yakılan köyler, bir gecede göçe zorlanan insanlar, evladıyla cezaevinde Kürtçe konuşamayan analar işte bu yanlış uygulamalardan biriydi. Hukuk ve meşruiyet dışı mücadele yöntemleri terörü bitirmek yerine tam tersine körükledi, büyüttü, terör örgütüne istismar edeceği elverişli bir zemin sundu. Hataların bedelini hep beraber ödedik. Sadece güvenlik güçlerimizi şehit vermekle kalmadık. Sadece siviller hayatını kaybetmedi. Türkiye bu terör saldırılarıyla istikrarsız hale geldi. Ekonomide 2 trilyon doları bulan bir faturayla karşılaştık. Her şeyden önemlisi, terör örgütü ülkemizin huzuruna, dirliğine, birliğine, bütünlüğüne, kardeşliğine çok ağır hasarlar verdi. 3 Kasım 2002 seçimlerinden sonra göreve geldiğimizde terör meselesini çok boyutlu ele aldık.
“Terör örgütünün Kürt kardeşlerimizi tuzağa düşürmesini, devletten ve milletten uzaklaştırmasını önlemek için tedbirler aldık”
Bir yandan terörle mücadele ederken bir yandan da teröre bahane oluşturan bataklığı kurutmanın mücadelesini verdik. Terör örgütünün Kürt kardeşlerimizi tuzağa düşürmesini, devletten ve milletten uzaklaştırmasını önlemek için tedbirler aldık. Birlikte yaşamanın, kardeşliğin hukukunu yerine getirmek için tarihi nitelikte adımlar attık. İçeride demokrasi ve insan hakları konusunda sessiz devrim niteliğinde reformlar yaparken, dışarıda çok yoğun bir diplomasi trafiği yürüttük. Bütün bunlarla birlikte savunma sanayimizi geliştirdik. Dışa bağımlı kalmadan terörle mücadele silahlarımızı ürettik. Sınır ötesi operasyonlarla sınırlarımızı tam kontrol altına aldık.
“İttifak ortağımız Sayın Devlet Bahçeli’nin de tarihi çağrısıyla terörsüz Türkiye projemizi gerçekleştirmek için bir dizi adım attık”
15 Temmuz o hain darbe girişiminin ardından FETÖ’yü, başta silahlı kuvvetlerimiz ve emniyetimiz olmak üzere tüm kurumlarımızdan temizledik. Böylece terörle mücadeledeki ihaneti ortadan kaldırdık. Son yıllarda terör örgütünün eylem kabiliyetini tamamen kırdık. Terör eylemlerinin, resmi ya da sivillere zarar vermesinin önüne geçtik. Irak sahasındaki harekâtlarımız ve Suriye’de gerçekleşen 8 Aralık devrimi, terörle mücadelede elimizi daha da güçlendirdi. İttifak ortağımız Sayın Devlet Bahçeli’nin de tarihi çağrısıyla terörsüz Türkiye projemizi gerçekleştirmek için bir dizi adım attık. Güvenlik birimlerimiz tam bir koordinasyon içinde çalıştı. Ülkemizin önünde açılan bu fırsat penceresini değerlendirmek için çok hassas, çok temkinli bir süreç yönettik. Bilindiği gibi terör örgütü, İmralı’nın da çağrısıyla kongresini topladı ve kendisini feshettiğini açıkladı. Dün de örgüt, aldığı kararı hayata geçirdiğini, özellikle de bir merasim yaparak silahlarını bıraktığını duyurdu.
“AK kadronun milliyetçiliğini, vatanseverliğini ve Türkiye aşkını da hiç kimse sorgulayamaz”
Dün itibarıyla 47 yıllık terör belası inşallah sona erme sürecine girmiştir. Türkiye, uzun, acılı, sancılı, gözyaşlarıyla dolu bir sayfayı dün itibarıyla kapatmaya başlamıştır. Bugün, unutmayalım, yeni bir gündür. Bugün, tarihte yeni bir sayfa açılmıştır. Bugün, büyük Türkiye’nin, güçlü Türkiye’nin, Türkiye Yüzyılı’nın kapıları ardına kadar aralanmıştır. Bir kere burada şu hususun altını çizmek durumundayım. 1984’teki ilk eylem sonrasında Türkiye Cumhuriyeti Devleti, terörü bitirmek için her yola ve yönteme başvurmuştur. Dünyadaki örneklerine bakılarak terörü bitirmek için silahlı mücadelenin ötesinde formüller denenmiştir. Ancak hiçbirinde başarı sağlanamamıştır.
Son dönemde takip ettiğimiz Terörsüz Türkiye Projesi, açık söylüyorum, bir müzakerenin, bir pazarlığın, bir al-ver sürecinin neticesi değildir. Onun için başından beri çok dikkatliydik. Bugün daha da dikkatliyiz. Kanı durduracak, annelerin gözyaşını dindirecek, acıları hafifletecek, kardeşliği güçlendirecek her türlü girişimi yakından takip ediyoruz. Ancak herkes şundan emin olsun: Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin onurunu, gururunu çiğnetmeyiz. Türkiye’nin başını öne asla eğdirtmeyiz. Terörsüz Türkiye projemizi de işte bu anlayışla izliyoruz.
En başta bütün Türkiye’nin şunu bilmesini isterim: İttifak ortağımız Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli ve kadrosunun milliyetçiliğini, vatanseverliğini, Türkiye aşkını sorgulamak, takdir edersiniz ki hiç kimsenin haddi değildir. Aynı şekilde, şahsımın ve işte burada olanlarla ve olmayanlarla birlikte AK kadronun milliyetçiliğini, vatanseverliğini ve Türkiye aşkını da hiç kimse sorgulayamaz. Bu, kimsenin haddi değildir, hakkı da değildir. Biz Sayın Bahçeli ve kadrosu ile beraber terörsüz Türkiye için canımızı, kanımızı, bütün tecrübemizi, bütün hayatımızı ortaya koyduk. Biz Türkiye’nin hayrına olmayan hiçbir işin içinde olmadık.
Bugün de anlayışımız, politikamız, istikametimiz, çabamız sadece ve sadece Türkiye’nin hayrınadır. Türkiye’nin hayrına olan her girişimde bizi en önde göreceksiniz. Türkiye’nin hayrına olmayan her girişimde de bizi o girişimin tam karşısında yine en önde görürsünüz. Biz ne yaptığımızı çok iyi biliyoruz. Hiç kimse korkmasın. Kimse tedirgin olmasın. Kimse endişeye kapılmasın. Kimsenin zihninde soru işareti oluşmasın. Ne yapıyorsak Türkiye için yapıyoruz. Ne yapıyorsak milletimiz için yapıyoruz. İstiklalimiz için yapıyoruz. İstikbalimiz için yapıyoruz.”